Vikings Dizi İncelemesi
Vikings Dizi
İncelemesi
Merhaba dostlar!
Bana hem harika hem de karmaşık duygular yaşatan bu tarihi diziyi sizlerle
birlikte analiz edeceğim. Viking toplumunun kanlı savaşlarının altında neler
yatıyor birlikte irdeleyeceğiz. Analiz içerikli bir gönderi olacağı için
spoiler olduğunu eklemekte fayda var. Şimdiden iyi okumalar!
Vikings Dizi
Türü
Tür olarak tarihi
dizi klasmanına girse de dizinin içerisinde bulunan tüm ögeleri ele
aldığımızda, içerisinde romantizm ve aksiyon kavramları barındırdığı için bu
diziye aslında saf bir tarihi dizi demek çok da doğru olmaz diye düşünüyorum.
Öncelikle Vikings dizisinin içerisinde bulunan ana kavramlardan bahsetmek daha
doğru olur. Bunlar; cinsellik, halkın ilişki durumları ve birbirleriyle
iletişiminden ortaya çıkan sosyolojik yapı, krallık ve bunun getirmiş olduğu
türlü çatışmalardan dolayı aksiyon, savaş kavramı, batıl inançlar, din, bilim,
ekonomi ve türevleri gibi ana kavramlar. Vikings dizisi içerisinde kurgulanan
çoğu çatışma sebebi aslında yerleşik düzene geçmiş bir toplumun gelişim sürecini
fazlasıyla derine inerek irdeleme ve buna bağlı olarak halkın toplumsal
statüsünü yukarıya taşıma ihtiyacı sebebiyle birer varoluş ve anlamlandırma
süreci olarak değerlendirmek mümkün.
Vikings Dizi
Hikayesi
Toplam altı
sezondan oluşan bu uzun metraj dizinin ana hikayesi ilk üç sezon ve son üç
sezon olarak ikiye ayrılıyor. İlk üç sezonda yerleşik düzene geçme ve toplumsal
bir oluşum, düzen oluşturma çabasını Ragnar Lothbrook karakteri sayesinde
gözler önüne serilmesini izliyoruz. Bu sebeple dizinin hikaye kısmı iki ayrı
şekilde incelenecektir. Üçüncü sezon itibari ile ana karakterimiz Ragnar’ın
ölümü sonrası Viking toplumunun aynı Osmanlı imparatorluğundaki on bir yıllık
fetret devri gibi başıboşluğunu, ortaya çıkan bu hükümdarsızlık sebebiyle
birden fazla kadından doğmuş çocuklarının taht kavgasını izliyoruz. Aslında
şahsi fikrime bakacak olursak dizinin en özel yanlarından birisi olan Ragnar’ın
üçüncü sezondaki uzatılan ölüm ve işkence sürecinden sonraki ortaya çıkmış olan
başıboşluk itibari ile dizinin de bitmesi mantıklı bir fikir gibi geliyordu
bana. Çünkü bir toplumun tarihsel açıdan irdelenmesi ve o toplumun
geleneklerine göre bir algı yaratımı oluşturulmasını olumlu anlamda daha ilgi
çekici bulmuştum. Fakat iş klasik televizyon dizilerine geldiği zaman çatışma
kavramı gereksiz uzatılıyor ve dizi kendi çizgiselliğini bozuyor gibi
hissediyorum açıkçası. Elimde onlarca dizi izleme imkanı varken neden önceden
izlediğim dizilerin bir benzerini fakat farklı karakterlerini izleme ihtiyacı
duyayım ki? Gidip Game of Thrones dizi izlerin en azından. Orada konu
belli çünkü. İlk üç sezonda daha önceden de dediğim gibi bir süreklilikten
ziyade her şeyden biraz biraz ama öz bir anlatıma tanık oluyoruz. Viking
krallığı ve İngiltere krallığı arasındaki gerginlik, Ragnar karakterinin kendi
içsel hesaplaşmaları, bunların topluma yansıması, toplumun ihtiyaca yönelik
arzuları, savaşa bağlı olarak elde edilen ganimetler, halkın içerisinde
bulunduğu psikoloji, din çatışmaları, kişisel arzular deneyimler… Yani özetle ilk
üç sezonda Viking toplumunun var olma, uluslararası alanda söz sahibi olma gibi
sorunlarını ve bu sorunlara cevap arayışını ele alıyoruz. Doğal olarak da merak
ilkesi dediğimiz kavramı da doyumsuz bir şekilde yaşıyoruz. Son üç sezonda ise
üç sezon boyunca süren taht kavgasını izliyoruz ve konu en doğal haliyle daha
kişisel bir savaş haline geliyor. Peki Viking toplumunun kültürel
yaşantısı hikaye kurgusuna ne kadar yakınlık taşıyor?
Hikaye Kurgusu
ve Gerçeklik
Hikaye az önce
bahsettiğim gibi iki temel olaya dayandırılıyor. Bu başlığı açma sebebim
aslında dizinin realiteye, türe uygunluğunu inceleyip sorulara cevap aramak.
Giriş kısmında dizinin işlediği en önemli konulardan birisi olan cinselliği
vurgulamıştım. Cinsellik kavramını bu kadar iyi ele alan az dizi izledim. Çünkü
dizide değinilen ve bazen de bariz şekilde gözümüze sokulan bu gerçeklik,
tarihi araştırmalara ve antropolojiye göre gerçeklik payı fazlasıyla taşıyor.
Var olma, maskülenizm, çoğalma gibi hem felsefi hem de içgüdüsel bu durumun
asıl sebebi bahsi geçen topluluğun yaşamış olduğu yüzyıl süreciyle ilintili.
Fakat tabii cinsellik deyince eşcinsellik kavramını da es geçmek olmaz. Dizi
bize bu üreme iç güdüsünü fazlasıyla gösteriyor. Fakat bunu tabii ki sadece
göstermek için yapmıyor. Hikaye kurgusuna da iyi bir şekilde yerleştiriliyor.
Her karakter o kadar iyi yazılmış ki en önemsiz sayılan karakter bu iç güdünün
bazen engeline acımasız bir şekilde takılıyor. Mesela Ragnar sadece kendi
eşinden değil farklı bir kadından da çocuk sahibi olabiliyor. Bu gereksiz bir
detay gibi gözükse de ikinci sezonda doğan bu bebeklerden birisi olan Kemiksiz
Ivar karakteri daha sonrasında beşinci sezon itibarı ile yeni kral olma
sevincini yaşıyor. Bu durum da kolaylıkla kurguyu bariz bir şekilde etkiliyor.
Vereceğim diğer örneklerden birisi de yine Ragnar’ın oğlu Bjor’un başka bir
krallıkta bir kralın kızı ile birlikte olması sonucu o krallık hakkında çoğu
bilgiye erişmesi olabilir. Dizinin en önemli kavramlarından birisi olan bir
diğer kavram ise savaş veya aksiyon denilebilir. Viking toplumu genel olarak
tarihe baktığımız zaman savaş ile, kan ile varlık sürdüren en önemli
topluluklardan birisi. Dizi de bu kavramı gerçeğe en yakın bir şekilde
seyirciye sunuyor. Kesilen eller, kopan kollar, bir balta darbesi ile ikiye
ayrılan insanlar, uçan kelleler, oklar, kılıçlar, mızraklar… Ben diziyi
izlediğim zaman bir savaşta izleyebileceğim en kötü öldürme şekillerini
gördüğümü düşünüyordum. Bir diğer önemli kavramlardan birisi de işkence ve
adak. Geleneksel ayinlere bağlı olan bir topluluğun çok tanrılı inançlarına
göre savaştan önce adak adamaları veya topraktan bereket beklentileri içerisine
girmeleri için insanları adak olarak kullanmaları ayrıca dikkatimi çekmişti.
Yani buna bağlı olarak insanların geleneklerine sahip çıkmaları sonucu kendi
içerisinde bir ceza usulü de ortaya çıkarmalarına olanak sağlıyor. Mesela
ihanetle suçlanan bir kişinin sırtını ortadan ikiye ayırarak bir kartal sembolü
ortaya çıkmasını dehşetle izlemiştim. Sonuç olarak anlattığım tüm kavramları dizi
bize olabildiğince gerçekçi ortaya sunuyor. Makyaj ekibini, sosyoloji
danışmanlarını, tarihçilerini ve senaristleri kutlamak lazım. Cinsellik deyince
es geçemeyeceğimiz bir diğer kavram da bugün hala tartışma konusu yaratan
eşcinsellik kavramı. Fakat buna değinmeden önce kadın kavramını en iyi şekilde
temsil eden bir karakterimizi açıklamak gerek, Lagertha. Lagertha karakteri
dizide Ragnar’ın karısıdır. Oldukça iyi bir şekilde yazılan bu karakter
günümüzdeki kadınlara güçlü mesajlar iletebilen, hem çok cesur, hem korkusuz,
hem de özgüveni aşırı yüksek bir karakter. Günümüzde ve özellikle toplumumuzda
kadın kavramı fazlasıyla irdelenmesi gerekirken geçmişte bu kadar yürekli bir
kadının varlığı az da olsa umut tohumlarımızı yeşertiyor. Çoğu kadının kendini
özdeşleştirmekten hiç çekinmeyeceği bir karakter olan Lagertha bir kadın olarak
da tahta bir süreliğine geçiyor ve bazı kesimler onun hükmüne karşı koymaya
çalışıyor. Bunun sebeplerinden birisi de Lagertha’nın eşcinsel bir karakter
olmasından kaynaklanıyor. Yaşadığı bazı deneyimlerin sebebi olarak Lagertha
yeri geliyor dışlanıyor yeri geliyor hala en güçlü olan kadın mesajını da
fazlasıyla veriyor. Diğer önemli konulardan birisi de kahinler ve insanların
gelecek hakkında merak duyması. Çoğu karakter bu kahin görüşmeleri sebebiyle
adımlarını daha dikkatli atıyor ve buna bağlı olarak senaryo kurgusu da buna
göre şekilleniyor. Bu konu biraz tartışmalı da olabilir çünkü gerçeklikle
ilgili ne kadar haklılar bilinmez. Fakat dizide kahinlerin söyledikleri
her şey gerçekleşiyor. Bahsedeceğimiz bir diğer konu ise din. Yani İskandinav
mitolojisi. Dizide çoğu karakterin motivasyonu daha çok inançlarına
dayandırılıyor. Bunlardan en bariz olanı Ragnar ve Floki karakterleri
diyebiliriz. Ragnar kendini zaman içerisinde kendi gelenek ve kültürüne bağlı
olan çok tanrılı dinin mensubu olarak görse de bazen bu durumdan uzaklaşmasını
izliyoruz. Diğer yardımcı rollerden birisi olan ve hristiyan olarak yanına
savaş ganimeti gibi görünen Athelstan karakterini alıyor ve bu karakterin
hristiyanlığa olan inancından etkilenerek zaman içerisinde toplumun kendi
dinlerine ihanet etmesi suçuyla da karşı karşıya kalıyor. Floki ise Ragnar’ın
batıya açılmasına olanak sağlayan ve gemici olan deha bir karakter. Floki
ise kendi tanrılarına olan inancına en sadık karakter olarak karşımıza çıkıyor.
Floki sayesinde bazı pagan dinlerinin yansımalarını ve insanlara yaşam adı
altında sağlamış olduğu motivsayonunu, etkilerini derinlerine kadar inerek bir
pusula vasıtasıyla keşfediyoruz.
Vikings Estetik
Açıdan İncelemesi
Dizinin estetiği,
İskandinav kültürüne hakim olan renk skalasına bağlı soğuk, mavimsi, gri
tonlamalarına yakın ve uygun dekor kullanımı, kostümler, doğal şartlara bağlı
olan yağmur, şimşek, kar, kış, hayvansal mitler-kurt vb-, gibi örneklere bağlı
olarak doğal bir atmosfer yaratma söz konusu. Tabii tüm sahneler bu anlayışa
bağlı olarak dizayn edilmiyor. Sinematografinin de etkisine bağlı bir
psikolojik süreç olan çekim teknikleri verilmek istenen tüm mesajlara uygun
olarak hollywoodvari bir çekim süreci içerisinde seyirciye aktarılıyor.
Mesela aksiyon sahnelerinde belirli bir tempo, hızlı geçişler, müzik
kullanımına bağlı olarak oyunculukların şekillenmesi gibi süreçler seyirciye
uygun bir şekilde bir süreklilik kuralına bağlı olarak aktarılıyor. Bunun
aksine durgun, daha çok gözlemleme yaptığımız bazı sahnelerde ise kamera daha
durgun, plan sekanslar, doğal ışıklar, yeni bir evrene adım atma olanağı sunan
oyunculuklar, farklı kültürel mitler, ritüeller ve hepsinin sonucu olarak
karşılaştığımız tüm yeni kavramların bizde uyandırdığı merakı temsilen keşfetme
süreci gibi sahnelerde ise buna uygun çekim teknikleri, estetik sunuluyor.
Casting
Her oyuncunun
kariyerinde çalışmak isteyeceği, artık kült olan bu dizinin oyuncu seçimi o
kadar başarılı yapılmış ki genel bahsi geçen tüm karakterlerin yardımcı rolde
bulunmalarına hikaye kurgusunu etkileyecek karakterler olmasına olanak sağlayan
oyunculuklar hem zor hem de çok başarılı bir şekilde aktarılmış. Açıkçası
diziyi izlerken bir karakter dışında gözüme çarpan hiçbir eksi hareket olmadı.
Bahsettiğim karakter ise Ivar karakteri. Tamam karakter belki bacaksız,
yürüyemiyor, şartları çok zor ama üç sezon boyunca neredeyse karakter her
bölümde kendini tekrar etti. Mimikler, jestler, mizansenler, duruş ,hareket,
duygu aktarımı… Her şeyiyle hiçbir gelişim gösteremeyen bir karakter
canlandırma başarısı nasıl sergilenir hiç bilmiyorum. Hikayedeki en önemli oğul
karakteri ki ilk kez tahtı devralan karakterdi Ivar. Çoğu sosyal medya
platformunda oyuncu için sürekli çok yakışıklı mesajı görmekten de sıkıldım.
Yani yakışıklı olması performansla ilgi ve alaka taşımıyor maalesef ki dediğim
gibi dizinin ikinci en önemli karakteri bu karakter. Konu da sürekli birbirini
tekrar eden süreçlerden geçince son sezonu da tam net izleyemedim açıkçası.
Vikings Dizi
Akışı
Dizi süreklilik
açısından belirli bir tempoya bağlı bir şekilde izleyicilikte akıcılık
hissiyatı oluşturuyor. İlk üç sezonda engel veya çatışma kavramı, son üç sezona
göre daha tutarlı ve belirli bir psikolojik seyreltide. Tabii üçüncü sezonda
Ragnar’ın öldürülmesi bana fazlasıyla uzun ve sıkıcı gelse de aslında bu kadar
büyük bir kralın ölünü tabii ki iliklerimize kadar hissederek seyretmek de
normal. Tempodan kopma durumu da işte bu ölüm olayından sonra gerçekleşiyor
diyebiliriz ve bu akışı tekrar hareketlendirmek için seyirciye daha vurucu bir
hissiyat geçirmek amacıyla olayın taht kavgasına dönüşmesini izliyoruz. Aslıda
bir klişe olarak görülse de dizinin gerçeklik payı bize bu hissiyatın daha
önemli bir şekilde geçmesine olanak sağlıyor. Yer yer konsantremi kaybetsem de
genel olarak akışta önüme çok fazla engel çıkmadı. Zaten senaristler de bunun
farkında olmuşlar ki hikayeyi daha da çeşitlendirebilmek için diğer
karakterlere farklı deneyimler yaşatabilme amacıyla keşif bölümleri sunma
çabasına girmişler. Dizinin içerisinde akış bölümünde böyle farklılıklara yer
vermek de ayrı bir hoş olmuş. Mesela o zamanlarda Arap kültürü, İspanyol
kültürü bölümleri oldukça farklı gelmişti bana. Genel incelemelerimi çok da
derine inmeden birkaç cümleyle tamamlamak isterim.
Dizi, reyting dolayısıyla kendini sürekli tekrar eden tv dizilerinin klişe olay
örgüsüne teslim ediyor. Tadında bırakma mantığıyla hareket edilseydi belki de
efsane bir dizi gibi söylemlerden çok daha fazlasını söyleyebilirdik.
Diğer dizi önerileri için tıklayınız.
Çok güzel incelemişsiniz. Elinize sağlık.
YanıtlaSilbenim için de en efsane dizidir VİKİNGS
Teşekkür ederim :)
Silooo mükemmel bir dizi ölmeden önce kesin izleyin arkadaşlar
YanıtlaSil